8 Ocak 2015 Perşembe

ERZEL-İ ÖMÜR







Bugün ki makalemizde çok önemli sosyal bir durumu anlatacağız.


ERZEL-İ ÖMÜR

Sual: Erzel-i ömür nedir? Eğer erzel-i ömür, ihtiyarlığın son günleri demekse, niye erzel-i ömür istenmiyor? Çok yaşamanın ne mahzuru var?
CEVAP:Erzel-i ömür, ihtiyarlığın son günlerinde görülen rezil haller demektir. Erzel, en rezil demektir. 
Şuuru, imkanları yerinde olduğu halde ihtiyarlamak kötü değildir. Kötü ve zor olan durum; insanın iyice ihtiyarladığı, düşkün hale geldiği, başkalarının eline avcuna bakıp onların yardımına muhtaç olduğu, bildiklerini unutup tekrar çocukluk günlerine döndüğü 
ve
 acizliğinin, güçsüzlüğünün, bunaklığının, bilgisizliğinin, anlayışsızlığının iyice ortaya çıktığı bu dönem erzel-i ömür denen perişanlık günleridir.

Erzel-i ömürde, 
insan bunar, oğlunu, kızını, eşini tanıyamaz. Evinin yolunu bilemez. Yatalak hasta olur, pislik içinde yatar. Kimse kokudan yanına yaklaşmayabilir. Bir bardak su vereni bulunmayabilir. Başkalarına muhtaç olunan böyle sıkıntılı ihtiyarlık dönemine, erzel-i ömür deniyor. Allahü teâlânın bizi erzel-i ömürden muhafaza etmesi için dua etmeliyiz.
Sual: Bunamamak için bir çare var mıdır?
CEVAP:Kur'an-ı kerimi okumaya devam eden,  bunaklık haline düşmez. 
 Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: 
(Kur'an-ı kerim okuyan bunamaz.)

Allah Teâlâ’nın, namaz ile beraber ve namazdan sonra en çok zikrettiği ibadet zekâttır.

Peygamber Efendimiz buyurdular ki:
  “Öyle kullar vardır ki, cehennemliklerin amellerini işlediği halde cennetlik olur ve öyle kullar da vardır ki, cennetliklerin amelini işlediği halde cehennemlik olur. Çünkü ameller son nefese göre değerlendirilir!”
Îmanında zafiyet beliren kimsenin kalbini, artık Allahu Teala sevgisine hiçbir yer kalmayacak şekilde dünya sevgisi kaplar.
Zekâtı vermemek fakirlerin malını zor kullanarak çalmak gibi bir zulümdür. 
Allahu Teâlâ’nın bu kadar değer verdiği böyle güzel bir ibadeti terk edip ve kul hakkını gasp etmenin  cezası, ihtiyarlık günlerinde çekilen zahmetten de ötedir.
İbadetini layıkıyla yapmayan, kul hakkına önem vermeyen insanları; sonsuz CEHENNEM azabı da beklemektedir.
Allahu Tealanın emirlerini yapan, peygamberimizim sözünü tutan, İslam Alimlerine tabi olan ve her hareketiyle iyilik timsali olan kimseler ERZEL-İ ÖMÜR e yakalanmazlar.
Üstelik onları sonsuz CENNET nimeti de beklemektedir.






http://www.orhangazigemic.com/

1 yorum:

  1. Bugün ki makalemizde çok önemli sosyal bir durumu anlatacağız.

    ERZEL-İ ÖMÜR

    Sual: Erzel-i ömür nedir? Eğer erzel-i ömür, ihtiyarlığın son günleri demekse, niye erzel-i ömür istenmiyor? Çok yaşamanın ne mahzuru var?
    CEVAP:Erzel-i ömür, ihtiyarlığın son günlerinde görülen rezil haller demektir. Erzel, en rezil demektir.
    Şuuru, imkanları yerinde olduğu halde ihtiyarlamak kötü değildir. Kötü ve zor olan durum; insanın iyice ihtiyarladığı, düşkün hale geldiği, başkalarının eline avcuna bakıp onların yardımına muhtaç olduğu, bildiklerini unutup tekrar çocukluk günlerine döndüğü
    ve
    acizliğinin, güçsüzlüğünün, bunaklığının, bilgisizliğinin, anlayışsızlığının iyice ortaya çıktığı bu dönem erzel-i ömür denen perişanlık günleridir.

    Erzel-i ömürde,
    insan bunar, oğlunu, kızını, eşini tanıyamaz. Evinin yolunu bilemez. Yatalak hasta olur, pislik içinde yatar. Kimse kokudan yanına yaklaşmayabilir. Bir bardak su vereni bulunmayabilir. Başkalarına muhtaç olunan böyle sıkıntılı ihtiyarlık dönemine, erzel-i ömür deniyor. Allahü teâlânın bizi erzel-i ömürden muhafaza etmesi için dua etmeliyiz.
    Sual: Bunamamak için bir çare var mıdır?
    CEVAP:Kur'an-ı kerimi okumaya devam eden, bunaklık haline düşmez.
    Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
    (Kur'an-ı kerim okuyan bunamaz.)

    Allah Teâlâ’nın, namaz ile beraber ve namazdan sonra en çok zikrettiği ibadet zekâttır.

    Peygamber Efendimiz buyurdular ki:
    “Öyle kullar vardır ki, cehennemliklerin amellerini işlediği halde cennetlik olur ve öyle kullar da vardır ki, cennetliklerin amelini işlediği halde cehennemlik olur. Çünkü ameller son nefese göre değerlendirilir!”
    Îmanında zafiyet beliren kimsenin kalbini, artık Allahu Teala sevgisine hiçbir yer kalmayacak şekilde dünya sevgisi kaplar.
    Zekâtı vermemek fakirlerin malını zor kullanarak çalmak gibi bir zulümdür.
    Allahu Teâlâ’nın bu kadar değer verdiği böyle güzel bir ibadeti terk edip ve kul hakkını gasp etmenin cezası, ihtiyarlık günlerinde çekilen zahmetten de ötedir.
    İbadetini layıkıyla yapmayan, kul hakkına önem vermeyen insanları; sonsuz CEHENNEM azabı da beklemektedir.
    Allahu Tealanın emirlerini yapan, peygamberimizim sözünü tutan, İslam Alimlerine tabi olan ve her hareketiyle iyilik timsali olan kimseler ERZEL-İ ÖMÜR e yakalanmazlar.
    Üstelik onları sonsuz CENNET nimeti de beklemektedir.

    YanıtlaSil