22 Kasım 2014 Cumartesi

MUHTEŞEM ÖTESİ BİR YER





Sevgili Dostlar
Gemiç Köyü Hakındaki bilgilerin önemli bir bölümünü, 90 yaşındaki Annem Halide Güler'den aktardım.
Kendi hayatından ziyade, Gemiç Köyü insanlarını bize anlattı.
Yurdumuzun insanlarını da karakter bakımından özetledi.
İçimizde bir çalışma şevki olduğunu Fakat tembelliğimizin daha baskın geldiğini belirtti.
Çok zeki olduğumuzu, çalışırsak çok ileri ülkeler düzeyine çıkacağımızı ifade etti.
Herkesi kendi gibi çalışmaya davet etti.
Çalışmak, çok çalışmak insanı daha dinç yapar.
İşleyen demir paslanmaz, dedi.










GEMİÇ KÖYÜ SAYFALARI







GEMİCLİLER


İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİYLE, HEMDERT OLACAĞIM. BU DERT ORTAKLIĞI İLE, BAŞLAYAN DOSTLUKLARA YELKEN AÇAN BİR GEMİ OLACAK BU SAYFALAR.


gemi__k_y__tabela.jpg



















GEMİÇ KÖYÜ, HAVASI, SUYUYLA VE EN ÖNEMLİSİ GÜZEL İNSANLARIYLA MUHTEŞEM BİR YERDİR: BU SAYFALARDAN AYRILAMADIM.







1 Ağustos 2014 Cuma







BU SAYFALARDAN AYRILAMADIM.

BU SAYFALARDA SİZİNLEYİM.


BİR DAVAYI DERT EDİNDİM. BAŞKALARININ KOLAYLIKLA ANLAYAMACAĞI ŞEYLERİ ANLAMAK VE ANLATMAK İSTİYORUM. NEYİ ANLAYACAĞIZ. NASIL ANLAYACAĞIZ. İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİYLE, HEMDERT OLACAĞIM. BU DERT ORTAKLIĞI İLE, BAŞLAYAN DOSTLUKLARA YELKEN AÇAN BİR GEMİ OLACAK BU SAYFALAR. 

SEVGİYLE, DOSTLUKLA, MUHABBETLE YAŞAYALIM.


İnsanlar hasretimizi çekmeli.
Zaten hasreti çekilene
iyi insan denir.
Herkes,ah bir görsek,
bir dinlesek demeliler.
Böyle olursak anlatmaya lüzum yok.
İnsanlar anlar.
Herkes iyiyi kötüyü fark eder.
Ve yeniden dünya
insanca yaşamağa değer olur.
Bu gök kubbede yaşayanlar,
içlerinde namussuzluğu barındırmazlar. Bilirler ki herkes iyidir.
Bizi daima rahatlatan bir söz var.
-"İyiler daima kazanır."
Bilgi bakımından,
dünyanın en önde geleni olsanız. Davranışlarınız, sözleriniz
ve insanlara bakışınız iyi değilse,
sizi kimse dinlemez.
faziletler en güzel kelamlar
ilimler sizde olsa,
hâliniz bozuksa
insanlara zarar verirsiniz.
Hatta kendinize de
en büyük kötülüğü edersiniz.
Evvela iğneyi kendimize batıralım.
İyi bir insan olmaya,
insanları sevmeye
ve hatta sevilmeye çalışalım.
Kendi çıkarlarımıza ters gelse de
doğru bildiklerimizi söylemekten
ve yapmaktan çekinmeyelim.
İnsanlar sevsin diye değil,
doğru bildiklerimizi yapalım.
Görünüşte bize düşman bile olsalar,
dosdoğru adamlara yardım etmesek bile,
onların söylediklerine
ve yaptıklarına engel olmayalım..
Bilge insan olmak istiyorsan, en önce kızdıklarına sabret. Onları bir dinle.
Bunları yaptığında, seni seven,
seni dinlemek için uzaklardan gelen,
seni özleyen
ve sana değer veren milyonları duyacak, dinleyecek ve göreceksin.
İşte o zaman bu dünya daha tatlı,
daha yaşanılır,
daha da güzel olacaktır.
Mutlu günler uzak değil.
Bu yazıyı okuyan herkes, benzerini yazıp yayınlayabilir.
Önce yazarız.
Sonra yazdıklarımızı uygularız.
Geriye baktığımızda
şöyle bir resim görürüz.
( stadlarda rakip takımın taraftarları
yan yana ve kolkola maç seyrediyor.
Bir takımın futbolcusu gol attığında onuntaraftarı daha az seviniyor.
Çünki arkadaşı o an üzüntülü.
Saha içinde
futbolcular jentilmenlik yarışında oluyor. Birbirlerine kasti faul yapmıyorlar.
Çünki biliyorlar ki
arkadaşı da kendisi gibi
bu işten ekmek yiyecek.
Ağır sakatlık olmasın,
diye titiz oluyorlar.
Gol atan da fazla bir taşkınlık yapmıyor. Çünki kendi taraftarı,
rakip takımın taraftarı ile arkadaş.
Hele Millet Meclisini düşünün bütün parti liderleri, bu devleti nasıl daha ileriye götürürüz diye çırpınıyor.
Şöyle diyor, diğer partili yöneticiye:
-"Evet yaptıklarını destekliyorum."
-Ya da desteklemiyorum.
- Fakat şunu şu şekilde yaparsan
daha da kolay ve çabuk netice alırsın.
Karşısındaki de nazikçe:
-Sen bildiklerini söyle kardeşim.
Önerilerinin içinde doğru olanlar varsa, onları uygularım.
Hatta millete bu önerilerin sahibi,
falanca diye de söylerim.
Diyebilmelidir.
Burada daha yazacak çok şey var.
Yeter ki iyilik yarışına girelim.
Birbirimizi tutkuyla sevelim.
Birbirimizin hasretini çekelim.
En önemlisi de:
Özlenen, hasreti çekilen
insan olalım.


BU SAYFALARDA YAZI YAZAN
VE ARAYANI SORANI OLMAYAN
YAPAYALNIZ İNSANLARA....


Önceleri,okuyucuları vardır. 
Onlar da bazı blog yazılarını okurlar.
 Kendilerine arkadaş seçerler. 
Yorumlar yazarlar.
Arkadaşları olur. 
Yorum yazanları olur. 
Aradan zaman geçtikçe, ne arayanı, ne soranı kalır.
Hatta bu sayfalarda yazanlar,
psikolojik bir travma bile geçirirler.
Düşünün bilgisayar başındasınız. 
Durmadan yazıyor, yazıyor, yazıyorsunuz. 
okuyanınız yok. 
Elbette biz de etten kemikten bir insanız. 
Biz de çiğ süt içtik. 
Bu bakımdan, hayata küsmeler bile yaşanır.
Fakat başka blog sahipleri öyle değildir. 
Onlar bıkmaksızın yazarlar.
okuyanlarının olduğunu bilirler. 
Çünki, toplumsal konulara değinmektedirler. 
Onlar dava adamıdırlar. 
Başkaları gibi bir dertleri yoktur.
Onlar bu blog sayfasında devamlı yazmayı 
kendilerine dert edinmişlerdir.
O dava adamlarını kutluyorum. 
Adam dediysek, sadece erkekleri değil,
kadın erkek herkesi, 
dava adamı olarak tarif ediyorum.
Bu dava insanları öyle küsüp gitmezlar.
Bizim gibi sıradan blogcular ise,
ilgi göremeyince:

"-BEN GİDİYORUM. 
ALLAHAISMARLADIK"

nakaratı ile bu sayfalardan 
silinir gideriz. 





Hiç yorum yok: