Hükümdarlardan biri vezirine oğlunun hocasından
yakınıyordu: - Ben istiyorum ki oğlum ilim öğrensin, benim yerime iyi bir
hükümdar olsun, o ise devamlı müzikle, sesle, sazla meşgul Demek ki hocası buna
iyi bir yön veremiyor.
Vezir aynı görüşte değildi: - Hükümdarım hocanın
elinde mucize yok. Çocuğun kabiliyeti neye ise hocası ancak onda ilerlemesine,
olgunlaşmasına yardım edebilir İnsanın tabiatı değiştirilemez Terbiye yaratılışa
tabidir.
Hükümdar aksi görüşteydi. Terbiye ile yaratılışa yön
verebileceğini iddia ediyordu. Bunu isbat etmek için bir akşam sarayında bir
eğlence düzenledi. Bu eğlence sırasında eğitilmiş kedilerin bir gösterisi de
yer aldı. Bu kediler, sırtlarında, bir tabak içinde yanan mumları taşıyorlar ve
onları düşürmüyorlardı. Hükümdar vezire bu kedileri göstererek: - Görüyorsunuz,
terbiyenin nelere gücü yetiyor, dedi.
Vezir karşılık vermedi. Olumlu, olumsuz bir şey
söylemedi. Yeni bir eğlence gecesini bekledi. Bir başka gecede düzenlenen
eğlenceye gelirken yanında gizlice bir kaç tane fare getirdi. Kediler gösteriye
başladığı zaman bu fareleri kedilerin ortasına doğru salıverdi.
Fareleri gören kediler sırtlarındaki tabağı, mumu
unutup farelerin peşine takıldılar. Mumlar, tabaklar hepsi bir yana yuvarlandı.
Yanan mumlardan yerdeki halılar tutuştu. Ortalık bir anda ana-baba gününe
döndü. Tam bu esnada vezir padişaha yanaşıp iddiasını kanıtlamanın gururuyla
şöyle dedi: - Gördünüz mü padişahım terbiye yaratılışa tabidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder